これ >> kore >> bu
それ >> sore >> şu
あれ >> are >> o
これろ >> korero >> bunlar
それろ >> sorero >> şunlar
あれろ >> arero >> onlar
これ >> kore >> bu
それ >> sore >> şu
あれ >> are >> o
これろ >> korero >> bunlar
それろ >> sorero >> şunlar
あれろ >> arero >> onlar
Düşelim cennetten yeryüzü oyununa
Kanalım sarhoşken şu aşkın yalanına
Gireceksek girelim gel kız günaha
Öleceksek ölelim şimdi şuracıkta
Yağmura, buluta, yıldıza, aya, kara toprağa, düşen yaprağa sor
Var mı aşktan öte?
Nemli saçlarına nefes nefesine şu çırılçıplak kıvrılan beline sor
Var mı aşktan öte varsa sen söyle..
Düşelim cennetten yeryüzü yalanına
Girelim sarhoşken şu aşkın koynuna
Gireceksek girelim gel kız günaha
Öleceksek ölelim şimdi şuracıkta
Yağmura, buluta, yıldıza, aya kara toprağa düşen yaprağa sor
Var mı aşktan öte?
Nemli saçlarına nefes nefesine şu çırılçıplak kıvrılan beline sor
Var mı aşktan öte varsa sen söyle
Demir Demirkan
Durup dururken içimde bir şeyler kopup tıkıyor boğazımı,
Durup dururken sıçrayıp kalkıyorum yarıda bırakıp yazımı,
Durup dururken rüya görüyorum bir otelde, holde, ayakta,
Durup dururken çarpıyor alnıma kaldırımdaki ağaç,
Durup dururken bir kurt uluyor aya karşı bahtsız, öfkeli, aç,
Durup dururken yıldızlar inip sallanıyor bir bahçede, salıncakta,
Durup dururken mezardaki halim geçiyor aklımdan,
Durup dururken kafamda bir güneşli duman,
Durup dururken hiç bitmeyecekmiş gibi bağlanıyorum başladığım güne,
Ve her seferinde sen çıkıyorsun suyun yüzüne...
Nazım Hikmet
Alışmışken alışmaya ve geride bırakılanların hep geride kaldığına bir kez daha yakar insanın canını alışkanlıklar.
Gönderen SaM. zaman: 4:40 ÖÖ 1 yorum
Etiketler: Deneme 1-2
Yorgunlukla eğlencenin yanyana yürüdüğü o harika gün işte =) Gün erken başladı ama sanki hiç bitmedi hâlâ devam ediyor.
DTCF (şu simitçiden kaçmaya çalıştım ama o fotoya girmekte ısrarlıydı kesmek istemedim okulumun simitçisi sonuçta :D)
DTCF
Binanın Anıtkabir manzarası.
Benim sınıfım mıdır bilemem ama bir sınıf işte.
Devrim Tarihi Müzesi.
Yorgunluk ve eğlence yanyana yürüyor derken söylemek istediğim tam olarak buydu :D ayaklarım dayanamadı bu işkenceye
Sıcak, alınmaması gereken haberler, geçmişi hatırlatan bir kaç cümle ... Bir yaz akşamı bu kadar sıkıcı olabilir herhalde en fazla ... bu kadar yorucu ... Neyse hayat işte!
Gönderen SaM. zaman: 12:37 ÖS 0 yorum
Etiketler: Maksat Muhabbet :D
Mutlu günlerimizdi...
Deniz tuzu,dövme gül
Ayrılınca adını aşk koyduğumuz o şeyin.
Murathan Mungan
Yıllardır sayıkladım durdum. Attığım her bir adımda yaklaştım, yaklaştıkça heyecanlandım. Ankara dedim Dil, Tarih dedim ... Dedim dedim hayal kurdum. Şimdi de onları gerçeğe dönüştürmeye gidiyorum. Yaklaşık on iki saat sonra İzmir Turizmin konforlu(!) otobüslerinden biriyle yolculuğa başlıyorum. Sonra ... Sonrası Ankara işte. Tüm hazırlıklar tamam! Dört yıldan daha fazlasını geçirmek istediğim şehri fethetmeye gidiyorum.
Araç - Gereçler:
1 adet Sam
1 adet Selma
2 adet otobüs bileti
1 adet fotoğraf makinası
2 adet heyecanla çarpan kalp
Gönderen SaM. zaman: 11:40 ÖS 0 yorum
Etiketler: Ankara, Maksat Muhabbet :D
HAYATTA EN HAKİKİ MÜRŞİT İLİMDİR!
M. Kemal Atatürk
Ankara Üniversitesi Cumhuriyet tarihini ve misyonunu milletiyle özdeşleştirmiş, bütünleştirmiş bir üniversitedir. Nasıl Türkiye Cumhuriyetinin kurulması, salt bir yönetim biçimi değiştirmenin çok ötesinde, çağdaş bilime, çağdaş demokratik değerlere ve kurumlara dayalı büyük bir toplumsal dönüşüm sistemi ise; Ankara Üniversitesinin açılışı da bilinen üniversite amaçlarının çok ötesinde, farklı bir misyonun somutlaşmasını ifade eder. Ankara Üniversitesi, Atatürk ilke ve inkılaplarının dayanaklarını oluşturmak, yurt geneline yaymak, kökleştirmek ve çağdaşlığın, bilimin ve aydınlığın ifadesi olan bu ilkelerin yılmaz savunuculuğunu yapmak üzere, temeli bizzat yüce Atatürk tarafından atılmış bir üniversitedir. Genç Cumhuriyetin yüksek öğretim alanındaki ilk ve çarpıcı icraatı, laik ve demokratik Cumhuriyetin yeni hukuk düzenini gerçekleştirecek hukukçuları yetiştirmek için 1925 'te kurulan Hukuk Mektebi, Türk çiftçisine hizmet etmek üzere 1933'te öğretime başlayan Yüksek Ziraat Enstitüsü, zengin Anadolu kültürünü araştırmak ve Türkiye'nin dünya ile dil ve kültür köprüsü kurmak amacıyla 1935'te açılan Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi, 1859'dan beri Mektebi Mülkiye adıyla üst düzey kamu yöneticileri yetiştiren ve 1936' da Ankara'ya taşınan Atatürk'ün özel emir ve ilgileri ile kurulan Siyasal Bilgiler Okulunu açmak olmuştur. Bunlara, hazırlıkları Atatürk tarfından başlatılan ancak kuruluşu II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940'ların başına kalan Tıp ve Fen Fakültelerini eklemek gerekir. 1925 'te kurulmuş olan Hukuk, 1935 'te faaliyete başlayan Dil ve TarihCoğrafya Fakültesi , 1943 'te açılan Fen Fakültesi, 1945 yılında kuruluşu tamamlanan Tıp Fakültelerinden oluşan Ankara Üniversitesi 1946 yılında resmen kuruldu. Üniversite 1948' de Yüksek Ziraat Enstitüsünün Ziraat ve Veteriner Fakültelerini bünyesine almış, 1949' da İlahiyat Fakültesi, 1935' de kurulan 1950' de Fakülte adını alan Siyasal Bilgiler Okulu , 1960' da Eczacılık Fakültesi, 1963' de Yüksekokul olarak kurulan 1977' de Fakülte olan Diş Hekimliği Fakültesi, 1965' de Eğitim Bilimleri Fakültesi ve 1965 yılında da şimdi adı İletişim Fakültesi olan Basın Yayın Yüksekokulu kuruldu. Çankırı Orman ve Ankara'da Sağlık Bilimleri Fakültelerimiz ise 1996 yılında eğitim-öğretime açılmışlardır.
Alıntıdır ...
Bitti işte (= hem de istediğim gibi bitti. Artık Ankara Üniversitesi - Japon Dili ve Edebiyatı öğrencisiyim. 4 adım kaldı şimdi Osaka'ya. Aslında birazcık uzun tutsam adımlarımı, biraz fazla gayret etsem 2 adıma indirebilirim sanki (= Ve Ankara gezisine gitmek lazım artık. Hadi Selma hazırlan :D Neyse bunlar için daha erken şimdilik yapmam gereken şey... :/ KAHVALTI :D
ÖSS sonuçlarının açıklanmasına sadece bir kaç saat kalmışken aklıma geldi çok şey yapılması gerekiyor çoook ... Bitirilmesi gereken bir alfabe (Katakana), alış-veriş, bilgisayar düzenlemesi ... Kısacası yeni bir hayat için neler yapılması gerekiyorsa onlar. Belkide yaklaşık 13 - 14 saat sonra yıllardır hayalini kurduğum yolda bir adım daha atacağım. Hatta belki de yine 13 - 14 saat sonra Ankara Üniversitesi - Japon Dili ve Edebiyatı öğrencisi olacağım.
Niye Ankara peki? Bilenler bilir kapıldım mı bir şehre kurtaramam paçamı (bkz. Bursa, Osaka). Ankara da bu şehirlerden biri. Tabii Ankara Üniversitesi - Dil, Tarih , Coğrafya Fakultesi'nin kendi alanında Avrupa'da 1. ve Dünya'da 3. olmasının da bunda küçük bir etkisi var (=
Belki Ankara olur belki de olmaz, bilemem. Ama hangi üniversite olursa olsun ben sarılmaya başladım geleceğe (=
Saat 23:47. Birden hayal kurmak geldi içimden. Yaktım elma kokulu mumlarımı. (Mum ışığında radyasyon yemek gibisi var mı :D) Çektim içime havayı ciğerlerim yananadek. 2 yıl sonrasını hayal ettim. O kocaman şehrin küçük bir restoranında sushi (Aydın'ın deyimiyle çiğ balık) yiyorum. Güneş batıyor uzaklarda. Sonra diyorum ki hiç batar mı güneş orda. Hep aydınlık orası bana, hep günlük güneşlik. Mayıs ayında bir hafta sonu gibi; parlak, canlı, cıvıl cıvıl ...
Her şeyin yoluna girdiğini düşündüm sonra. Geçmişe dair tüm yaraların kapandığını... Bir kutu elma suyuyla, minik bir melodiyle, yağmur kokusuyla mutlu olabildiğim o günlere geri dönmeyi hayal ettim.
Hayal işte ... Sadece hayal ...
Gönderen SaM. zaman: 1:41 ÖS 2 yorum
Etiketler: hayal, Maksat Muhabbet :D
Teoman, (20 Kasım 1967), tam adı Fazlı Teoman Yakupoğlu, Türk rock müzik bestecilerinden ve söz yazarlarındandır. Kendisiyle aynı adı taşıyan ilk albümünün piyasaya çıkmasından itibaren sürekli olarak yükselen başarı grafiği çizdi. Sinemaya duyduğu ilgi ise onu yapımcılığa ve senaristliğe yöneltti.
31 Ocak 2008 tarihinde Söz - Müzik Teoman isimli yeni albümünü çıkartmıştır. Albümde çeşitli sanatçılar Teoman'a ait şarkıları seslendirmektedir.
Diskografi
Stüdyo Albümleri :
Teoman (1996)
O (1998)
Onyedi (1999)
Gönülçelen (2001)
Teoman (2003)
En güzel Hikayem (2004)
Renkli Rüyalar Oteli (2006)
DerlemeAlbümleri :
Best of Teoman (2004)
Söz Müzik Teoman (2008)
Remix ve Single'lar :
Remixler (2001)
İstanbul`da Sonbahar Remixler (2002)
Remixler (2002)
Duş Remixler (2005)
Film Müziği Albümleri :
Balans ve Manevra (2006)
Romantik (2007)
Canlı Performans/ Konser Albümleri :
Teoman-Bülent Ortaçgil Konser (2007)
• sıfır - zero
• bir - ichi
• iki - ni
• üç - san
• dört - yon
• beş - go
• altı - roku
• yedi - schichi
• sekiz - hachi
• dokuz - kyuu
• on - juu
• on bir - juu ichi
• on iki - juu ni
• on üç - juu san
• on dört - juu yon
• on beş - juu go
• on altı - juu roku
• on yedi - juu schichi
• on sekiz - juu hachi
• on dokuz - juu kyu
• yirmi - ni juu
• yirmi bir - ni juu ichi
• otuz - san juu
• kırk - yon juu
• elli - go juu
• altmış - roku juu
• yetmiş - nana juu
• seksen - hachi juu
• doksan - kyuu juu
• yüz - hyaku
• bin - sen
• bir milyon - hyaku man
Anata wa ryokoosha desu ka?
Siz turist misiniz?
Watashi wa izen kara anata o shitte imasu.
Ben sizi önceden tanıyorum.
Jikan wa arimasu ka?
Zamanınız var mı?
Kyoo wa ohima desu ka?
Bugün boş musunuz?
Watashi to issho ni shashin totte kudasai.
Benimle beraber fotoğraf çektirir misiniz?
Yuushoku o issho ni tabemashoo.
Akşam yemeğini beraber yiyelim.
O-nozomi naraba, tomodachi mo tsurete kite kudasai.
İsterseniz, arkadaşınızı da getirin.
Eigakan ni kimashoo ka?
Sinemaya gidelim mi?
Asu shigoto wa arimasu ka?
Yarın işiniz var mı?
Aimashoo ka?
Buluşalım mı?
Watashi to issho ni ite tanoshii desu ka?
Benimle birlikte bulunmaktan memnun musunuz?
Tonoshinde masu ka?
Eğleniyor musunuz?
Chikai uchi ni moo ichido aimashoo.
En kısa zamanda yeniden görüşelim.
Watashi o wasurenai de.
Beni unutmayın.
Anata o koko de machimashoo.
Seni burada bekleyeceğim.
Totemo tanoshii toki o sugoshimashita.
Çok güzel vakit geçirdim.
Konnichi wa!
Merhaba! / Iyi günler!
Ohayoo gozaimasu!
Günaydın!
Konban wa!
İyi akşamlar!
Oyasumi nasai!
İyi geceler!
Hisashiburi desu ne.
Ne zamandır görüşmedik, değil mi?
Gokigen ikaga desu ka?, Ogenki desu ka?
Nasılsınız?, İyi misiniz?
Okagesama de. / Genki desu, arigatoo.
İyiyim, teşekkür ederim.
Totemo genki desu.
Çok iyiyim.
Doo, genki?
Ne var, ne yok?
Maa maa desu.
Eh, şöyle böyle.
Waruku wa arimasen.
Fena değilim.
Anata no namae wa nan desu ka?
Adınız nedir?
Anata no namae o oshiete kudasai?
Adınızı öğrenebilir miyim?
Watashi no namae wa ... desu.
Benim adım ...'-dır.
Myooji wa...
Soyadım...
Watashi wa ... desu.
Ben ...-yım.
Hajimemashite. (Omeni kakarete kooei desu.)
Memnun oldum.
Kochira wa ... San desu.
Bu ... Bey / Hanım.
Doozoyoroshiku.
Tanıştığımıza memnun oldum.
Anata wa nan sai (o-ikutsu) desu ka?
Kaç yaşındasınız?
Watashi wa ... sai desu.
... yaşındayım.
あ a /a/ い i /i/ う u /ɯ/ え e /e̞/ お o /o̞/
か ka /ka/ き ki /ki/ く ku /kɯ/ け ke /ke̞/ こ ko /ko̞/
さ sa /sa/ し shi /ɕi/ す su /sɯ/ せ se /se̞/ そ so /so̞/
た ta /ta/ ち chi /ʨi/ つ tsu /t͡sɯ/ て te /te̞/ と to /to̞/
な na /na/ に ni /ɲi/ ぬ nu /nɯ/ ね ne /ne̞/ の no /no̞/
は ha /ha/ ひ hi /çi/ ふ fu /ɸɯ/ へ he /he̞/ ほ ho /ho̞/
ま ma /ma/ み mi /mi/ む mu /mɯ/ め me /me̞/ も mo /mo̞/
や ya /ja/ ゆ yu /jɯ/ よ yo /jo̞/
ら ra /ɺa/ り ri /ɺi/ る ru /ɺɯ/ れ re /ɺe̞/ ろ ro /ɺo̞/
わ wa /ɰa/ ん /n/,/m/,/ŋ/,/ũ/,/ĩ/,/ɴ/ を wo /o̞/
が ga ぎ gi ぐ gu げ ge ご go
ざ za じ ji ず zu ぜ ze ぞ zo
だ da ぢ (ji) づ (zu) で de ど do
ば ba び bi ぶ bu べ be ぼ bo
ぱ pa ぴ pi ぷ pu ぺ pe ぽ po
きゃ kya きゅ kyu きょ kyo
しゃ sha しゅ shu しょ sho
ちゃ cha ちゅ chu ちょ cho
にゃ nya にゅ nyu にょ nyo
ひゃ hya ひゅ hyu ひょ hyo
みゃ mya みゅ myu みょ myo
りゃ rya りゅ ryu りょ ryo
ぎゃ gya ぎゅ gyu ぎょ gyo
じゃ ja じゅ ju じょ jo
ぢゃ (ja) ぢゅ (ju) ぢょ (jo)
びゃ bya びゅ byu びょ byo
ぴゃ pya ぴゅ pyu ぴょ pyo
Raito Yagami zeki fakat hayatından bıkmış bir lise öğrencisidir. Fakat bir şinigaminin bilerek düşürdüğü doğa üstü bir defteri bulunca (Ölüm Defteri) hayatı değişir. İçindeki kurallarda deftere kimin ismi yazılırsa öleceği yazmaktadır. Raito önce buna inanmayıp kötü bir şaka olduğunu sanar. Fakat bir kere deneyip yazdığı iki kişinin kalp krizinden öldüğünü televizyondan öğrenince defterin gerçek olduğunu anlar. Defteri düşüren şinigami ile yani defterin eski sahibi ile tanışınca kendisini "Yeni Dünya'nın Tanrısı" olarak görür ve suçluları deftere yazarak ölümle cezalandırır. Halk tarafından da kendisine "kira" (Jap: katil) ismi verilir.
Hikâye anime ve mangada benzerlik gösterse de farklılıklar mevcuttur.
Gönderen SaM. zaman: 10:59 ÖÖ 0 yorum
Etiketler: M.Kemal Atatürk
Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır.
M. Kemal Atatürk
Gönderen SaM. zaman: 10:58 ÖÖ 0 yorum
Etiketler: M.Kemal Atatürk
Avrupa'da vampirlere karşı verilen savaşta en önde savaşan kurum olan Hellsing Institute ve onun gizli silahı Alucard, son görevde bir köyü neredeyse tamamen zombi haline getiren ve onların kanıyla beslenen bir vampire karşı savaşmaya giderler. Aynı köye bir süre önce gönderilen polis güçleri saldırıya uğramış ve içlerinden sadece acemi polis memuru Seras Victoria sağ kalmıştır. Tam vampirin eline düşmüşken içeri Alucard girer ancak dövüş sırasında Seras yaralanır. Ona ölmek üzere olduğunu söyleyen Alucard, Seras'a iki seçenek sunar: Ya orada ölecektir, yada Alucard'ın kanını içerek yeniden doğacaktır. Seras ikincisini seçer.
Araştırmaları esnasında yeni bir tür vampir ile karşılaşırlar. Bu tür doğuştan yada bir vampir ısırığı ile değil yapay yollarla oluşmaktadır.
Bir diclonius olarak dünyaya gelen Lucy kafasındaki boynuzlardan dolayı çocukken aşağılanır. Bir gün uyandığında odasında el izleri görür ve sırtından çıkan görünmez kolları kullanmasını öğrenir. Artık bu kolları sadece insanlardan intikam almak için kullanmaktadır. Ancak çocukken karşılaştığı iyi bir insan olan Kouta onun tüm düşüncelerini değiştirir. Hayata bağlanmaya başlayan Lucy tek arkadaşı Kouta'nın da yalan söylediğini görünce tekrar acımasız bir katile dönüşür ve Kouta'nın kızkardeşi ile babasını öldürür. Olaydan sonra Kouta akıl hastanesinde tedavi görür. Ayrıca Lucy, Kurama'nın müdürlük yaptığı gizli bir araştırma merkezi tarafından yakalanır ve genç yaşlara gelene kadar orada tutsak kalır. Bir şekilde kaçmayı başarır ancak Kurama'nın tuttuğu keskin nişancı onu kafasından vurur, Lucy denize düşer ve kişiliği bölünmüş bir şekilde Kouta ve kuzeni tarafından bulunur. Kouta, Lucy'i hatırlayamamaktadır. Lucy'nin öteki kişiliği masum ve sevgi doludur. Lucy'nin saf kişiliği sadece Nyuu (Japonca: Süt) diyebildiği için Kouta ona bundan sonra Nyuu adını koyar. Lucy her şok geçirdiğinde kişiliği değişir. İyi ve kötü kişiliği her şeye rağmen Kouta'ya aşıktır. Lucy kendisini arayan askerleri Kouta'nın önünde öldürdüğü zaman Kouta geçmişte yaşanan her şeyi tekrar hatırlar ama buna rağmen Lucy'yi sevmektedir.
Zordur arkadaş veda...
Bir el sallanır iki yana ...
Görüşmek üzere diyenler,
Aldanır çoğu defa ...
İki damla yaş olur,
Kirpikler ıslanır,
Bir daha göremem diye,
Sarılırken ağlanır ...
Zordur arkadaş veda,
İnsanoğlu bağlanır...
Bir hoşçakal derken bile,
Şu yürekler dağlanır ...
O kadar haklısın ki dayanamıyorum buna
O kadar güzelsin ki çok çirkin kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta
O kadar yalnızsın ki dayanamıyorum buna
O kadar sıcaksın ki çok soğuk kaldım yanında
Korkum yaralanman hayatta
Hayalperestsin
Güzel hayaller peşinde
Çok gençsin
Yanlış insanlar kalbinde
Hayalperestsin
Güzel hayaller peşinde
Çok gençsin, çok gerçeksin
Bu yüzden çok güzelsin
Uzanmak yetmez dokunmaya fazlası gerekir bazen.
Bazen de insanın ihtiyacı olan şey bir nefes ötesindedir.
Görkemli ... ama bir o kadar da sıcak ...
En iyisi boşver gitsin yaşamak lazım bu şehri gerisi boş!
Hani küçücük üç beş kişiydik ya geçmişle oyalanan
Büyümüşüz meğer
Büyümüş, çoğalmışız
Sığmaz olmuş oyunlarımız bahçemize
Aşmışız okyanusları, yolları ...
Ulaşmışız sana
Bırakıp geçmişi, sarılmışız geleceğe
Yıllar, kilometreler öteden sevmişiz solgun yüzünü
Gülümseyişindeki hüznü farketmişiz
Hayatımızın başkenti yapmışız seni
Hem söylemişti Oğuz : "Denizi olmayan başkent mi olurmuş!",
Olmaz ya
Olmaz tabii
Denizinin kokusunu çekmeye geliyoruz ciğerlerimize
Az kaldı çok az ...
Bekletmeyiz seni merak etme
Gönderen SaM. zaman: 9:01 ÖÖ 0 yorum
Etiketler: Deneme 1-2, Osaka, şiir