27 Eylül 2008 Cumartesi

Ankara'da Deniz Yoktur!

"Ankara'da deniz yoktur" diye başladı her şey. "Olsun Ödemişte de yok" dedim. "Ama üşürsün  çoook üşürsün." " Git işine ya üşürsem sıkı giyinirim olur biter." dedim. Ve üşüdüm sıkı giyinemedim çünkü orada farkettim ki ben İzmir çocuğuyum :D Evde ne kadar kısa kollu, kolsuz, askılı, şort, kapri varsa götürmüşüm meğer :D "Bir iki tane de kazak götür bari" diyen anneme de " Eylül'de ne kazağı hem 15 gün sonra geliyorum" demişim. Üşüdüm, özledim, ağladım, inledim ve geldim artık evimdeyim. Ödemişin denizini, Ankara'nın neşesini seviyorum...

24 Eylül 2008 Çarşamba

iStanbul ...

İstanbul güzel şehir ... İstanbul uzak şehir ... Öyle acıtır ki İstanbul ondan uzaksan ve Ankaradaysan!

15 Eylül 2008 Pazartesi

BU DA ÖYLE BİR AŞK


Sırtımda çıplak
Islak nefesin
Bi gidip bi geliyor

Biz senlen yatmıyoruz ki
Yaşamıyoruz da
Hep yarışıyoruz
Sen mi ben mi
Önce kim
Ölümü öldürecek diye

CAN YÜCEL

12 Eylül 2008 Cuma

Yok Edilmiş Hayatlar ...

12 Eylül bugün ... 12 Eylül işte ...

7 Eylül 2008 Pazar

Japon Dili ve Edebiyatı Öğrencisinin Aşkı

- Kimi o ai shiteru (Seni Seviyorum).

+ Buyur ?

-Oha lan sevmiyorum işte.

_____________________________________________________________________

-Aşkım seni Hiraganın anlatamayacağı kadar çok seviyorum.

+O da bir şey mi ben seni Kanjinin bile anlatamayacağı kadar seviyorum

- O kadar yani?

+O kadar :D

_____________________________________________________________________

+Ahh ben Lucy'nin Kouta'ya duyduğu saf aşkla sevdim onu oysa beni farketmedi bile.

-Abi belki de şu sırtındaki kollarla tutup bi sarssan farkederdi.

+Hass...

_____________________________________________________________________

+Nasıl bir aşktır bu ya her türlü meditasyonu denedim yine de aklımdan çıkaramıyorum.

(Katkıları için Mehmet arkadaşımıza teşekkür eder, "Allah Belanı Versin" derim :D)

6 Eylül 2008 Cumartesi

Kokulu Mumlar, Kitaplar, Stres Topları ...

Eşyalar da aşklar gibidir; gün gelir değerini ahh yitirir ... Kim derdi ki sarı sters topu bir kenara atılsın, elma kokulu mumlar tükensin! Kim derdi ki kitaplar bile dindiremesin acını, Uzaklar daha da uzaklaşıyor derken yakınlar da uzak olsun! Kim derdi ki büyük bir ada ayrılsın su birikintileriyle ortadan, iki ayrı şehir olsun. İstanbul - İzmir olsun önce, sonra da İstanbul - Ankara ... Uzak olsun ... Uzak!

3 Eylül 2008 Çarşamba

Seviyorum Seni

Seviyorum seni 
ekmeği tuza banıp yer gibi 
Geceleyin ateşler içinde uyanarak 
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi 
Ağır posta paketini 
neyin nesi belirsiz 
telaşlı, sevinçli, kuşkulu açar gibi 
Seviyorum seni 
denizi ilk defa uçakla geçer gibi 
İstanbul'da yumuşacık kararırken ortalık 
içimde kımıldayan birşeyler gibi 
Seviyorum seni 
Yaşıyoruz çok şükür der gibi.


Nazım Hikmet

(=

Bir yerde "Ikınıp çıkan yumurtanın hep çift sarılı olacağı sanılır." diye okumuştum. Nerede olduğunu unuttum; ama kim söylediyse doğru söylemiş. Çift sarılıya razıyken ben, altın yumurtlayıverdim birden =) Güzel olacağını, mutlu olacağımı biliyordum; ama bu kadarını hayal bile edemezdim. Ahh güzel şey yaşamak =)