27 Aralık 2008 Cumartesi

Sevgili Noel Baba

Şimdi Noel Baba sana bazı maruzatlarım var. Öncelikle konuya şöyle girmek isterim ki bugün arkadaşlarımla çok felsefik bir konu üzerinde konuşuyorduk ki aklımıza sen geldin. "Ya abi bu Noel herifi biz Hristiyan değiliz diye mi dileklerimizi gerçekleştirmiyo acaba?" diye sordu Erim . Ben de tüm bilgiçliğimle atladım : "Yok yok benim Hristiyan bir arkadaş var o da daha alamadı Audi TT'sini :D" "Eee ne ayak o zaman ?"

"Arkadaşlar kimseye söylemeyin aramızda kalsın ama sanırım Noel Baba Türkçe bilmiyooo." "Yok artık koskoca Noel Baba" dedi Burak."Öle deme oğlum mantıklı yani belki sadece İngilizce biliyordur." diye doğruladı beni Erim saolsun. Ve Burak der ki: "Ben onu bunu bilmem abi hazırladım yılbaşı çekiliş biletimi artık ne anlarsa bu adam."

Şimdi Noel Baba ne ayaksın ne kıyaksın anlamadık. Ama bu yıl isteğimi Tükçe, İngilizce, Japonca ve Almanca yazacağım yine gerçekleşmezse olacaklardan ben sorumlu değilim senden şikayetçi olan onlarca insan tanıyorum ona göre.

Boşver

2,5 yıl bekleyip sonunda sadece "Boşver" demiş bir adamın kuracağını söylediği cümlelere güvenmek saçmadır da daha o cümleler kurulmadan onlara inanmak mantıklı mıdır sanki?

Hayır hayır! İnanmalı bu adama! Çünkü tanıyorum onu evet evet tanıyorum. Genelde konuşur ama konuşulması gereken yerde de kapatır kapılarını, gömer kendini sessizliğe.

"Farkettin mi senin hayatın acaip adamlar üzerine kurulmuş." dedi. "Sen mesela..." diye cevap verdim.

"Ciddi düşün biraz. Baban mesela normal olduğunu düşünüyor musun ? Hangi normal insan bu kadar tapılası olabilir ki? Ya da Mehmet ? Mutlusun onunla, çok iyi bir arkadaşın belli. Peki onun nesi normal? Hangi aklı başında adam İzmir'i yürüyerek turlama gibi bir fikir atar ortaya?"

"Biralar soğuk mu dedim dedi ki normal. Peki ya havalar ? Valla gayet normal :D:D"

"Sam boşver ya en iyisi."

Ya tamam abi ben boşverdim de senin bu "boşverin" diğerlerinden farklıydı sanki. Özlemiş miydin yoksa amaçsızca konuşmalarımızı? Ya da uykun vardı belki de. Ama en iyisi boşver

Nekrofil

Keşke leş kokunu bastırabilseeeeemmm keşke seni dipfrize sığdırabilseeeemmm ... Ya tek kelimeyle hayran kaldım yazan adama (şarkı Rashit'in de grupta kim yazdı bilmiyorum)Bir insan böyle kötü bir duyguyu bu kadar eğlenceli anlatabilir mi ya? Bkz. adamın sevgilisi ölüyor ve yazdığı şarkı bu :

Kalbin o kadar soğuk ki bebeğim
Ölü olman bile engel değil
Ağır ağır dolduruyorum içini oo ooo oo
Nabzın sıfır olsa da

Ah keşke leş kokunu bastırabilsem
Keşke seni dipfirize sığdırabilsem
Sonsuza kadar beraber olurduk
Bu bizim kaderimiz cehennem

Dudaklarında donmuş gülüşün
Cansız bedenin tam karşımda
Mısır patlattım sevdiğin gibi yağlı ve tuzlu
En sevdiğin filmi izleyeceğiz az sonra

Ah keşke leş kokunu bastırabilsem
Keşke seni dipfirize sığdırabilsem
Sonsuza kadar beraber olurduk
Bu bizim kaderimiz cehennem

Hayır müziği ayrı bir güzel. Yani ağıt yakılması gereken bir durumu bu kadar güzel anlatmış ya adam eğiliyorum önünde ...

22 Aralık 2008 Pazartesi

Düş Peşindeyim Düş Peşime =)

Reklam yapmak gibi olmasın ama sosyomatta bir etiket görmüştüm : Düş peşindeyim düş peşime. "Vay be" dedim ne de iyi anlatmış adam. Kim açmış o etiketi bilemeyeceğim ama kim açtıysa iyi yapmış. Gittim MMt'e dedim ki "Düş peşindeyim düş peşime!" Şaşırmadı doğal olarak beni az çok tanıyan bir arkadaştır kendisi. "Olay düşü aştı farkında değil misin?" dedi. Haksız da sayılmazdı. Ne özendim o an ona. Yerinde olmayı ne kadar istedim ... Benim onaylamadığım bir şey yapıyordu; ama yıllarca hayal ettiği şeydi bu. Düş peşindeydi ve kimse düşmemişti peşine kendi başına halletmişti her şeyi. Tıpkı Nico gibi , ki Nico kendine kendine çalışarak Japonca öğrenmiş sırf hayallerini gerçekleştirebilmek için bir şekilde Japonya'ya gitmiş ve şuan orda yaşayan Fransız bir arkadaştır.

MMt'de miydi işin sırrı yoksa Nico'da mı ? Ya da gerçekten RobinHood'da yazdığı gibi Hayal etmek gerçeğin tahtına göz dikmek miydi? Açıkçası cevabı ben de bilmediğim için MMt'e sordum. Cevap açıktı, netti : "Sen düşün peşine düştükten sonra senin peşine birilerinin düşüp düşmemesi umrunda olmaz ki! En azından benim olmadı." Aynı şekilde Nico da "Sadece istedim. Aslında ailem falan üniversite okumadığım için kızmıştı. Arkadaşlarım da saçmaladığımı düşünüyorlardı; ama istedim başka ne yapabilirdim ki?" Demek ki uluslararasıymış tutku, hayal, istek ... Uluslararasıymış çaba =)

18 Aralık 2008 Perşembe

Kireina Machi Desineee =)

Yıllardır süren kararsızlık bugün son buldu sanırım :D Turist rehberi olmaya karar verdim. Peki nerden geldi bu heves? Aslında heves falan değil bugün işe başladım :P Matano Sensei'ye bu konuda ne kadar teşekkür etsem azdır.

Japonya'dan gelmiş, Türkçe ve İngilizce bilmeyen iki orta yaşlı bayana rehberlik etmek ilk başta pek parlak bir fikir değilmiş gibi gelmişti açıkçası bana. Ama düşündüğümün tam tersi oldu, harika bir gün geçirdik. Ve bugün ilk defa Ankara gözüme kireina machi (güzel şehir) göründü :D

17 Aralık 2008 Çarşamba

Ölürsem

"Ölürsem beni yakın!" diye başladı geyik. Küllerimi de verin Japonya'daki arkadaşlarımdan birine Osaka'dan denize döksün. Sonra ölürsem RobinHood'a gömün beni dedim. "E hani yakıyoduk?" Boşver yakmayı boşver RobinHood'da olmak istiyorum ömrümün sonuna kadar. Arkadan bir Bob Dylan şarkısı çalsın mesela. Ya da onu da boşver En Güzel Hikayem çalsın sürekli fonda. Arada bir beni seven birileri gelsin elma çayı döksün toprağımın üstüne. Ama elma çayı kış aylarında, eğer yazsa elmalı votka. Ohh bee hayat öldükten sonra başlıyormuş meğer. Aslında denizi gören bir ağacın altına gömülmek de hoş olurdu tıpkı Feridun Düzağaç'ın şarkısındaki gibi ... En iyisi tam karar vermeden ölmemek :D

16 Aralık 2008 Salı

Yazmalı ... Yazmalı ...

Bir arkadaşın blogunu okudum biraz önce. Yıllar önce olduğu gibi yine kendimi buldum onda. Sanki kaybolmuş bir şeyler vardı da o bulmuştu yine. İşte adını koyamadığım ama kafamın bir yerlerinde olan şey buydu. "Yazmalı mı? Yazmamalı mı?" diye düşünüyordum ben de. Her ne kadar kendim bile habersiz olsam da böyle olduğundan. Aslında bir cümle okuyup binlerce şey farkettim yine. Mesela dosttuk biz eskiden onunla uzun zamandır unutmuşum bunu. Başladım mı anlatmaya susturamazdı beni zaten susturmak da istemezdi. Bazen de hiçbir şey söylemezdim ama yine de anlardı ne anlatmak istediğimi. Nerden geldik bu konuya? Ha ... Diyordum ki : Yazmalı mı yazmamlı mı? Yazmalı aslında o da yazmalı ben de yazmalıyım. Yazdıkça daha çok buluyoruz sanki ikimiz de kendimizi. O yüzden yazmalı eski dostum hadi yazalım!

9 Aralık 2008 Salı

Bir Söz Daha!

Yorulmadan beni takip edeceğinizi söylüyorsunuz. Fakat arkadaşlar, yorulmadan ne demek? Yorulmamak olur mu? Elbette yorulacaksınız. Benim sizden istediğim şey yorulmamak değil, yorulduğunuz zaman dahi durmadan yürümek, yorulduğunuz dakikada da dinlenmeden beni takip etmektir. Yorgunluk her insan, her mahlûk için tabii bir halettir, fakat insanda yorgunluğu yenebilecek mânevi bir kuvvet vardır ki, işte bu kuvvet yorulanları dinlendirmeden yürütür. Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlâtları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz.

Mustafa Kemal Atatürk

8 Aralık 2008 Pazartesi

Şimdi Sen de Git Tam Olsun

- Oldu Sam oldu! Gidiyorum!
- Hönk! Anlamadım :S
- Anlamanı beklerdim açıkçası :/
- Sakın söyleme sakın İstanbul deme!
- Ama ...
.
.
.

Sessizlik ...

Ve şimdi sen de sevgili dostum. Hayal kelimesiyle özdeş birçokları için İstanbul. Yıllarca senin için de öyle oldu. Şimdi sen de gidiyorsun. Duymak istemedim haklısın. Çünkü kaybedişti İstanbul benim için. Dokunamamak, hissedememekti. Belki de unutulmaktı İstanbul benim için. Gidenin asla geri dönmediği bir yer ... Nasıl istediğini ve nasıl istemediğimi bilir herkes. Ama gidiyorsun işte. "Gitme" diyebilir miyim ki? Ya da nasıl derim. Boşver git! Yapman gereken olması gereken bu. Hem artık İstanbul'da birileri olmalı düşünmeye değer. İstanbul da hakeder elbet senin gibi birini. Bari yazın gel de gitar yakalım geceleri (hala yakılacak bir iki gitar kaldıysa:D), bira kutularından kule yapalım. Bari yazın gel de Ağustos'u ateşe verelim, sabahlayım kordonda, kıçımız donsun ve hayal kuralım yine hala duygularımızı yitirmemişken.

Güzel Şeyler Bunlar ...

Güzel şeyler bunlar! Yeniden birarada olabilmek mesela ya da hiç vazgeçmemiş gibi tekrar sarılabilmek... Güzel şeyler bunlar! Ciğerlerini dolduran havadan, musluktan akan arsenikli sudan mutluluk duymak ... Güzel şeyler bunlar! Uzandığında yatağına kalbine ve aklına yerleşen düşlerde kaygı olmaması... Güzel şey güven duygusu. Ve güzel öldüğünde Robin Hood'a gömülme düşüncesi =)