29 Haziran 2009 Pazartesi

Zehir

Yine kazanan o ... Tek bir kelime aslında sadece ama ortaya çıktığı andan itibaren gösteriyor etkisini. Zehrini yayıyor yavaş yavaş kanıma, gözlerimdeki umudu nefretiyle söndürüp boğazımı sıkıyor. Sonsuz gibi gelen bekleyişlerin sonunun hep hüsran olduğunu hatırlatıyor. Sevgimi yenebilecek bir şeylerin olduğunu farkettiriyor tekrar tekrar.

Ve her bir kayıpta, onun adı altında ölen her bir insanda ben de yitip gidiyorum. 16 yaşımdan beri ne çok duyduğumu hatırlıyorum bu kelimeyi ... Artık ölmesinler istiyorum insanlar kanserden. Hiç kimse yaşamasın istiyorum Onun yaşadıklarını bundan sonra. Acıdan, bir şeyleri kısa bir süre sonra geride bırakmak zorunda olduğunu bilmekten, saçlarının artık olmadığını görmekten kimse ağlamasın istiyorum. Biri bu zehiri yok etsin istiyorum ...

25 Haziran 2009 Perşembe

Maviye Ulaştığım An

Arar dururum ... Bir Mavi olmalı ... Bulursam tanırım hemen onu, sorarım "Sen Mavi misin?"  cevap vermezse ve deli olduğumu da düşünmezse odur derim. 

Bilmezdim düne kadar ne olduğunu Mavi'nin ve herkes boş bir arayış içinde olduğumu söylerdi. İnsan mı, hayvan mı, masa mı, kalem mi, kitap mı, şarkı mı ... Neye benzediğini bile bilmeden aramak saçma gelirdi insanlara. Ama buldum... Mavi terkettiğim şehirmiş meğer. Ya da terketmek zorunda kaldığım. "Gördüğümde hissederim. Beni gülümsetebilmeli, sormadan dinleyebilmeli, sulara yükleyip derdimi, kederimi götürebilmeli, gözlerimin içini güldürmeli..." derdim. Onu görünce hissederim... Hissettim, Mavi çok yakınımdaymış meğer. Dokunduğum yerde ... Soluduğum havada ...

O mavi bir damla,
O mavi bir damla
O mavi bir damla

O uçan bir köpük
O uçuşan bir hayal
O uçan bir su

Hem kırılgan hem de sağlam
Hem çok küçük hem çok büyük
Biz istedik o hep verdi
O hep verdi, o hep verdi
Hep o verdi

Senden geldim Ben
Sende çoğaldım ben,
Sana döneceğim ben

Seni sevdim mavi
Seni ,sevdim mavi
Seni sevdim mavi

Hem kırılgan hem de sağlam o
Hem çok büyük hem çok küçük 0
Biz istedik o hep verdi o hep verdi o hep verdi
Hep o verdi,
Hep o verdi

Hem kırılgan hem de sağlam o
Hem çok küçük hem çok büyük o,
Biz istedik o hep verdi, o hep verdi, o hep verdi
Hep o verdi

Neler oldu sana mavi

8 Haziran 2009 Pazartesi

Tatiiiiill :D

Ve işte bu kadar 1 yılı daha geri de bıraktım. 3 adım kaldı 3 şu okul da bitse :D MMt arkadaşımızın anlamlı bir sözüyle noktalamak istiyorum bu eğitim- öğretim yılını : Allah belanı versin bu yıl da geçtin ulan!"

Allah belamı versin bu yıl da geçtim ulan :D

7 Haziran 2009 Pazar

Yusufçuk


Kötü sandılar seni yusufçuk ... Oysa sen öyle değildin ki. Ne kanatlarında zehir ne aklında ölüm ... Melissa P'nin kitabında anlatılan cani ya da filmlerdeki ölüm taşıyıcı değildin ki sen.

Yorgun görünüyorsun biraz otur istersen ... Kanatların ne kadar de ince, ne kadar masum bakışların. Yoksa geçmiş misin sen yusufçuk ? Dokunuş musun ? Gözyaşı mısın ? Hep boynumda gezdirdiğim misin ? Sıkılmaz mısın hep aynı gökyüzünden ? İstemez misin sonsuza ulaşmayı ?

Evet evet geçmişsin sen yusufçuk . Bir İstanbul hatırasısın ... Unutulmak zorunda olansın ... Dokunulamayan, farkedilemeyensin ... Bazen hatırlayıp ağlamaktan kendimi alamadığımsın ... "Hata mı yaptım ?" diye düşünüp aslında hep doğru olanı yaptığımı farkedişlerimsin ... Kalple beyinin anlaşamadığı noktasın yusufçuk ... Önemlisin çok önemli ...

1 Haziran 2009 Pazartesi

Yağmur ...

Yağmur ... Belki gözyaşı tanrıların, belki de habercisi gökkuşağının ... Belki yıkar, temizler tüm sahipsiz kalmış duyguları ya da belki yeni acılar var eder yoktan ...

Belki gözyaşlarımı gizlemek için yağıyordur ... Belki damlalarda boğulmam için ...

Ahh yağmur ... Düştüğün yerde umut, düştüğün yerde sevinç, düştüğün yerde hayat ... Ve düştüğün yerde mevsim sonbahar... Tüm mevsimleri hüzünlü bir sonbahar sabahı kılar ellerin. Ve düştüğün yer hep yeşil ... Bazen çorak bir tarlayı bazen de sıcak bir asfaltı yeşile döndürüverirsin aniden.

Güzelsin yağmur bir çocuk gülümsemesi kadar ... Bir yudum sıcak çay kadar ...