25 Nisan 2009 Cumartesi

Bir Kadın ve Bir Erkek

Sözlerini unutmuş
En sevdiği şarkının
Bakmış
Ne geçmiş geçmiş
Ne gelecek gelecekmiş
Uçmayan kuş
Kesmez bıçak
Hiç atmayan bir kalp
İki yalnız bir gemide
Anısı var sadece

O şarkıydı aşk anlatan
Sözcüklerin kölesi olmadan
Çekti ciğerine dumanını
Son sigarasından
Dayanmıştı
Daha da dayanırdı
Ama ne gerek vardı
Hiç birini seçemedi sonunda
Kelimeleri önüne yayınca

Bazen aynı değildi
İki aşkın hikayesi
Arada ışık yılları vardı
Karşıdandı akıntı
Belki de her şey bitince
Bir şey başlardı
Ama o hiç konuşmadı
Sadece baktı

Kadın ağlar
Erkek bakar
Kadın duyar
Erkek duymaz
Kadın sorar
Erkek susar
Kadın gider
Erkek içer

24 Nisan 2009 Cuma

10 Nisan 2009

Yeni bir sayfa yeni bir hayat hatta... Uzun süredir unuttuğum duygular arşa yükseldi yine. Yaklaşık iki haftadır zafer kazanmış bir komutan gibi kutluyorum farkındalığımı. Kuytularımda saklanmış her duygunun yeniden kendini göstermesine vesile olan her melodiye teşekkürler.

Ben her Teoman albümünde böyle olurum zaten. Ve o da hep yozlaşmaya, değerlerimi kabetmeye başladığım anlarda çıkar ortaya. Oysa Eylülden beri kendi kendimi, son bir buçuk aydaysa her gün "Teo artık albüm çıkarsın!" demek suretiyle oda arkadaşımı yiyip bitirmiş durumdaydım. Ama sanki bütün ısrarlarıma rağmen direniyordu. Sonra tam vazgeçmişken ben , albümden değil; insan olmaktan, çıkıverdi yine ortaya. "Şu dağılgan yüreğimi, şu köpüklere imrenen yüreğimi bir gün yollara atarsam..." diye "Merhaba" dedi. Sanki eski bir dostla konuşurmuşcasına iliklerimde hissettim sözleri. Sonra Tuğçe daha ilk şarkıdan (Sevişirdik Bazen)"Bu şarkıyı sana yazmış bence." dedi. Ben de yine o tepki "Gitsem hep sevişsek bazen ..."

Teo'yu, beni bilmem ama kulağımda dizeler sevişiyor şuan. Karşılıklı unutmuştuk hem de hiç unutmadan.

23 Nisan 2009 Perşembe

Bir Şeyler Yapmalı

Elimdeki çakıl taşlarından, bir kaç metre eski misinadan, göz yaşı şişelerimizden, yosun kokusundan, uzun zaman önce kaybolmuş ve yeni yeni ortaya çıkmaya başlamış hatıralardan, meyve kabuklarından, tütsü kalıntılarından ve aklımın ucundan geçmesi muhtemel her türlü gereksiz şeyden bir saray inşaa ettim şu sıralar. Çok basit ve boş bir işmiş gibi görünüyor aslında ama kesinlikle öyle değil.

Şimdi birkaç satır yazsam mesela. Yıllar sonra bu eskimiş cümlelere geri döndüğümde belki hâlâ aynı şeyleri düşünüyor olmayacağım; ama yaşanmışlığı hissettiren her şey değerlidir. Tıpkı çakıl taşları, yosun kokusu ve tütsü kalıntıları gibi ... Ama yok etsem göz yaşı şişelerini, meyve kabuklarını ve bu satırları ne kalır geleceğe ufak tefek, silik hatıralardan başka ?

Ve soyut olan hiçbir şey somutlar kadar tatminkar değildir. Eskimiş misinayı aldığında eline deniz kokusunu ciğerlerinde, balıkların oynayışını ellerinde hissedebilirsin. Ancak o balıkları hayal etmekle dokunamazsın onlara. "Hayal etmek başarmanın yarısıdır." , "Hayal etmek gerçeğin tahtına göz dikmektir." doğru! Ama hayal sadece hayalse sadece hayal olarak kalır. O zaman bir şeyler yapmalı hayaller için ve onları gerçek kılmak için.

16 Nisan 2009 Perşembe

Mavi Kuş

Bir kız vardı güzeldi sanki ... Ufacık fıçıcık içi dolu neşecikti. Sonra içi dolu bunalım oldu ama kendisi de beğenmedi bu yeni durumunu - ki sonra da normale döndü zaten. Kitapları, şarkıları, kedileri, kıskançlıkları, yemeye doyamadığı ojeleri eksik olmadı hiç hayatından. Dictionary girl olarak doğdu, ucube olarak büyüdü ve bir psikolog olarak ölmeye hazırlanıyor.

Çok da uzun süre olmadı aslında bu hayata geleli - sadece 19 sene - ama yüreğinde beyninde 19 seneden çok daha fazlasını taşır o. Kocaman beklentileri yoktur hayattan; bir sürü kitap, iyi bir dost ve biraz da huzur yeter de artar bile ona. Tasfiri zor bir yalınlık içindedir aslında. Ne silik bir kişilik ne kendini kabul ettirme çabası içerisindeki bir özentidir. Her şeyden haberdar, her şeyin farkında ama hep geri planda ...

Aslında bu yazı çok uzun zaman önce yazıldı ve dün yayınlanması gerekiyordu. Ama insan her istediğini her zaman yapamıyor. Dün doğum günüydü o 19 yaşındaki küçük kızın. Sanırım yaşlanıyor yavaş yavaş ama hiç büyümeyeceğine şüphem yok. Hep mutlu ol Gil, hep gülümse Mavi Kuş, hala güzel şarkıların varken yıldızlara ve denizlere söyle gitsin bizlere =)